Teknoloji dünyası son birkaç yıl içerisinde “yapay zeka onyılı” denecek bir döneme girdi denebilir. Bununla birlikte yüzyılımızın büyük problemlerinden olan sürdürülebilirlik, yapay zeka ile birlikte yeniden değerlendirilmeye başlandı. Amerikalı NetApp şirketi de Birleşik Krallık şirketleri üzerinde bir yapay zeka ve sürdürülebilirlik araştırması gerçekleştirici. Maalesef ki sonuçlar pek iç açıcı değil. Görünüşe göre yapay zekaya ayak uydurmaya çalışan şirketler sürdürülebilirlik amaçlarından sapmak zorunda kalıyor. Ayrıca, Birleşik Krallık bunun yalnızca bir parçası

Veri: Yapay Zekanın Yakıtı

Teknolojiyle içli dışlı olan çoğumuzun bildiği üzere yapay zeka modelleri öğrenmek için var olan verilerle beslenmektedir. Yani, aslında her şeyi bilen kâhin sohbet botlarımız ellerinde kehanet küreleri değil, belleklerinde terabyte’lar dolusu veri barındırıyor. Bu verileri tutan sunucular, işleyen bilgisayarlar, yapay zeka modellerinin sunucuları derken onlarca çeşitli cihaz bu süreye dahil oluyor. Bu cihazların hepsi de metal, plastik ve silisyumdan oluşuyor. Cihazlar elektrikle çalışıyor; sunucular da suyla soğutuluyor. Kısacası bu sürecin tamamı kendi içinde bir organize sanayi bölgesi gibi işlemekte. Yapay zekanın her geçen gün daha güçlendiğini, çalışmaların hız kazandığını hesaba katarsak bu kaynakların daha hızlı tüketildiğini gözlemleyebiliriz. Yalnızca bizim yapay zeka sorgularımız bile bu kaynakları harcamakta. Yani favori sohbet botunuza akşam yemeği için fikir sorduğunuzda masanızdan bir bardak kadar suyu da ona ikram etmiş oluyorsunuz. Bu da yapay zeka ve sürdürülebilirlik üzerine görmezden gelinmemesi gereken bir durum ortaya çıkarıyor.

Temsili Bir Yapay Zeka Sunucusu
Yapay Zeka Sunucusu (Temsili)

Tüm bunların bilincinde olan bilişim devleri modellerini daha zengin verilerle daha akıllı yapmanın peşinde. Bu elbette güzel bir amaç ancak ne kadar verimli? Bunu yapay zeka ve sürdürülebilirlik sınavı veren bilişim devlerimize soralım. Yazımızın başında bahsettiğimiz NetApp’in çalışmasına göre bu şirketlerin veri hacminin %38’i tek kullanımlık verilerden oluşuyor. Yani bu verilere bir defa erişildikten sonra bir daha kullanılmıyor. Ancak bu verileri depolamak için gereken kaynaklarımız her saniye harcanmaya devam ediyor. Çalışmanın acı bir diğer sonucuysa bu şirketlerin %92’si tek kullanımlık verinin çevre üzerindeki etkisinden haberdar. Aynı zamanda bu şirketler veri hacimlerinin ortalama %41 kadar büyüyeceğini öngörmekteyken bu şirketlerden %30’u bu verilerle nasıl başa çıkacağından emin bile değil.

Neler Yapılabilir?

Sanayi devriminden bu yana insanoğlu her geçen gün gezegene biraz daha ağır geliyor. Bunlar yetmezmiş gibi sürekli büyüme hedefindeki teknoloji liderleri bu süreci hızlandırmakta. Yukarıda verdiğimiz sayılar yalnızca Birleşik Krallık’a ait. Unutulmamalı ki Birleşik Krallık yapay zeka ve sürdürülebilirlik sınavını veren yalnızca bir katılımcı. Bununla birlikte ABD, Çin, Rusya, Hindistan, Japonya gibi endüstri devleri de bu yarışta. Fransa, Polonya, Türkiye gibi bilişimde umut vadeden ülkelerle birlikte Tayvan ve Singapur gibi boyundan çok daha büyük hacimlerle teknoloji dünyasına etki eden ülkeler de var. Anlayacağınız o ki yazımızın ana kötüsü Birleşik Krallık değil; insan bilincinin bizzat kendisi. Peki ne yapalım, elektriği kesip taş ve sopalarla mı hayatımızı sürdürelim? Elbette hayır, çözüm pratik ve uzun vadede etkili.

Verinin Hakkından Veri İşleme Gelir

Bildiğiniz gibi modern altın olarak değerlendirilen veri günümüzün her anında karşımıza çıkmakta. Yemek siparişi vermeye girdiğimiz sitelerden yolculuk acentelerine ve hatta haber sitelerine bile girdiğimizde verilerimizin toplanması için bizden izin istenmekte. Bu veriler işleniyor ve işe yarayanlar filtrelenip bize daha iyi deneyim sunmak için kullanılıyor.

NetApp’e göre çözüm bu basit süreçte yatmakta. Şirketler veri işlemeye daha çok vakit ve yapay zeka ve sürdürülebilirlik üzerine mesai harcamalı. Böylece akıllı veri depolama sistemleri, gereksizleri filtreleme, sıkıştırma gibi birçok çözümle sunucularının hacimlerini küçültebilirler. Nitekim bu çalışmanın hedefi olan teknoloji devlerinden %85’i de onlarla hemfikir. Elbette çözüm bunlarla da sınırlı değil.

NetApp yetkililerinden Nicola Acutt “Yanıt illa veriyi küçültmek ya da azıyla çalışmak değil. Girişimler; verilerini daha etkili kullanmak ve yapay zekayı daha sorumlu bir şekilde uygulamak için hamuru sürdürülebilirlikle yoğurulmuş pratik uzmanlık, kaynaklar ve çözümlere ihtiyaç duyar. ” şeklinde ifadesiyle bunun önlemlerle değil de sorumlu yaklaşımlar ve temel iş ahlakıyla ilgili olduğunu vurguluyor. İngiliz teknoloji denetim şirketi techUK yöneticisi Sue Daley bu konuda “Yapay zeka uygulamaları girişimler üzerinde hız kazanıyorken bu amaçlar üzerinde çalışmaları güçlendirmek ve böylece kaynaklar ve altyapının sorumlu bir büyümeyi destekler şekilde kullanıldığından emin olmak gerekir.” diye ekliyor.

NetApp'ten Nicola Acutt
Nicola Acutt

Yapay zeka ve sürdürülebilirlik konusunda sorumluluğun teknoloji devlerinin alacakları inisiyatiflerle üstlenilebileceğini öngörmek zor olmasa gerek. Peki bu süreç sizce nasıl devam edecek? Bununla ilgili ülkemizde ve dünya çapında yeni yürütmelikler düzenlenmeli mi? Bunları düşünürken hem konuyla hem de gelecek öngörüleriyle ilgili eğlenceli bir videoyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Yapay zeka etiği araştırmacısı Sasha Luccioni’nin TED konuşmasını incelemenizi kesinlikle öneriyorum.

Sasha Luccioni: “Yapay Zeka tehlikelidir, ancak düşündüğünüz sebeplerden dolayı değil.”

YORUM YAP

Lütfen yorumunu bırak!
Lütfen adını buraya gir